
PANDEMİ ETKİLERİ VE BAŞETME YOLLARI
Pandemi ve pandemi sırasında yapılan uygulamalar
Yapılan uygulamaların ruh sağlığını nasıl etkilediği
Ruh sağlığımızı korumak için öneriler
Yaklaşık 100 den fazla ülkeyi aynı anda etkileyen bir süreç içinde yaşıyoruz. Aslında tarihe tanıklık ediyoruz.
Dünyada birçok ülkeyi ve ülkelerde tüm aile bireylerini aynı anda etkileyen bir covid pandemisi içinde yaşamaktayız.
Pandemi nedir? : Dünyada birden fazla ülkede veya kıtada, çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen isimdir.
Pandemi tüm duygulanımımızı bozan bir süreçtir. Bütün gerçekliğin ve alışılagelmiş bütün düzenin değişmesi söz konusudur.
Salgın birçok can ve mal kaybına neden olduğu gibi ciddi ruh sağlığı sorunlarına da neden olur.
Pandemi nedeni ile kurumların ve toplumların düzeninde planlamalar yapılması gereklidir.
Toplumsal düzenlemeler ruh sağlığını belkide ençok etkileyen nedenlerdir aslında.
Sosyal mesafe,
Karantina,
Sokağa çıkma yasağı toplumsal düzenlemelerdir.
Karantina ne demektir ?: Toplumun genelinin yararına, toplumu oluşturan bireylerin kimi hak ve özgürlüklerinin geçici olarak kısıtlanmasıdır.
İlk karantina 1127 de lepra için Venedik te uygulanmış.
Karantina neler hissetirir?
Sevilen kişilerden ayrı olmak, bağımsızlığını yitirmek, kontrolün kendisinde olmadığını düşünmek ve dışardan zorla dayatılan birşeye boyun eğmek zorunda olmanın öfkesi.
Karantina sırasında; öfke patlamaları, özkıyım düşüncesi ya da girişimleri ve kaçma girişimleri sıkça görülebilir.
Karantina sırasında sık görülen ruhsal yakınmalar nelerdir?
Kafa karışıklığı,
konsantrasyon bozukluğu,
korku-öfke,
suçluluk hissi, matem hisleri,
uyuşukluk, tükenmişlik,
kaygı ve uyku sorunları.
Karantina sırasında ruhsağlığı ile ilgili risk faktörleri nelerdir?
Sıkılma duygusu ve engellenmiş hissetmek
Yaşam rutinin bozulması
Kaynaklara ve düzenli tıbbi bakıma erişmede yetersizlik
Karantina süresi ile ilgili yetersiz bilgilendirme
Hastalığın yaygınlığı, bulaşma ve hastalananların durumu ile ilgili yetersiz bilgi
Sürenin öngörülenden daha fazla uzaması
Hastalık bulaştığı ya da kendisinin başkalarına bulaştıracağı ile ilgili tasalanma
Karantina döneminde ruhsal hastalıklar için riskli grupları
Önceden veya halen ruhsal hastalığı bulunanlar
Sağlık çalışanları
Alkol madde bağımlılığı bulunanlar
Gebelik ya da postpartum dönemde olanlar
Bilişsel bozukluğu olan hastalar
Azınlık grupları
Yaşlılar
Ergenler
Böylesine zorlu bir süreç birçok kaybı da beraberinde getirecektir. Ekonomik kayıplar, sağlığın bozulması, yakınların kaybı ve damgalanma bunlardan ilk akla gelenlerdir.
Toplumsal, kültürel, dini inanç ve tutumlar pandemi sonrası hayatta kalanların ruhsağlığını etkiler.
Pandemiden etkilenmeyi yaş bölümleri olarak ele alıp neler yapılmalı kısmından yaşlara göre bahsetmek istiyorum,
Çocuklar: çocukların bir kısmı aslında bu süreçten memnun gibi görünmekteler, okul öncesi çocuklar evde anne babaları ile doyasıya oynamakta, anne babayı hiç görmediği kadar çok görmekte.
Okul çağı çocukları için okula gitmek yok, pijama ile ders dinleyebiliyor ve yine anne babayı bol bol görmenin keyfi bu yaş grubunda da mevcut. Tek sıkıntı oyun ve arkadaş ama ne yazık ki çağımızın hep değersizleştirdiğimiz ya da güvenmediğimiz tablet ve bilgisayarlar burada imdada yetişmekte.
Çocuklarda annne baba olarak üzerimize düşen önemli görevlerden biri onlara covid salgını konusunda olabildiğince açık, dürüst, güvenilir ve net bilgi sunmak. Bu durumda anne babaya güvenin kaybolmaması çok önemlidir.
Ergenler : gelişim döneminin anne babadan olabildiğince uzak olmaya ihtiyacı olduğu, kimlik ve kişilik gelişiminde akran ve aile dışı kişilerle özdeşimin çok önemli olduğu bir dönemde, dört duvar arasında anne baba ile çok ama çok fazla vakit geçirmek sanırım bir kabus olsa gerek.
Bunun etkileri uzun dönemde görülecek ve açıkçası çok net öngörülerimiz henüz yok. Tümü gibi aslında bu da yabancısı olduğumuz ve birlikte göreceğimiz bir süreç. Ama ben sağlıklı ebeveyn ilişkileri ile bu sürecin çok olumsuz olamayabileceğini düşünüyorum.
Sınırlarına saygı duymak, ergenler için yapabileceğimiz en iyi şey.
Mümkün olduğunca teknoloji kullanımlarının yanında kendilerine katkısı olabilecek faliyetler için desteklenmeleri, ama kesinlikle ısrarcı olunmamasını öneriyorum.
Aslında ciddi dalgalanma döneminde kendilerine bu derece dönmek durumunda kalmaları onların da gelişimini sağlıklı yönde etkileyebilir.
Yaşlılar : sokağa çıkma yasağı, hastalıktan çok ciddi derecede etkilenme durumu ve ölüm ile tekrar burun buruna gelmek bu grup için çok sıkıntılı bir süreç.
Ergenlerin tersine en çok çocukları torunları ile birlikte olma ihtiyaçları olduğu dönemde onlardan olabildiğince uzak kalınması beklenmekte.
Bu süreç kendilerine yetme konusunda sıkıntılı olanlarda özellikle ruhsal sıkıntıları artıracak, kendileri ve etrafındakiler için yorucu olacaktır.
Henüz üretkenlikleri devam edenler için süreç kısmen daha rahat olmakla birlikte olabildiğince sık aranmaları, her zamankinden fazla danışmanlıklarına başvurulması onlar için ilk önerilecekler arasındadır.
Yetişkinler
Pandemi cidden yabancısı olduğumuz bir durum. Kitaplardan distopya filmlerinden duyduğumuz bir durum ve içinde yaşamaktayız. Yetişkinler olarak da birçok sorumluluğumuzu bu süreç içerisinde yerine getirmekteyiz.
Yetişkinler olarak biliyoruz ki herşeyin bir sonu var ve bunun da bir sonu olacak. Bu sona nasıl ulaşacağımız tamamen olmasa da kısmen bizim elimizde.
Çocuklarımıza güven vermeil ve onların bu süreci kısmen de olsa anlamalarına yardımcı olmalıyız.
Yaşlılarımıza yalnızlıklarına katlanmalarında yardımcı olmalıyız.
Ergenlerimizin sınırlarına saygı duyup, ısrarcı olmadan motive etmeye çalışıp destekleme, bu süreçte onlara olabildiğince sağlıklı rol modeler olmaya çalışmalıyız.
Peki böyle bir durumda kendimiz için neler yapabiliriz?
Sosyal mesafeyi öğrendik.
Sokağa çıkarken nelere dikkat etmeliyiz neler takmalıyız rutinimiz yaptık.
Anna Freud, saldırganla özdeşim için: “çocuk süperegosunun (yani vijdan gelişiminin) temeli” demekte. Çocuk kendisini travmatize eden kişi ya da olay ile özdeşim kurarak, korktuğu durum ile baş etmeyi öğrenir. Saldırganı oynayarak tehdit edilenden tehdit eden konumuna yükselir.
Travmalar her zaman çaresiz hissetmemize neden olan durumlardır. Covid bizim için ciddi bir saldırgan ve travmatik bir durum. Bu durumda travmatik nedene saplanıp kalmak yaşadığımız çaresizlik içinde durumu daha da acılı bir duruma ilerletmek çok kolay. Ama diğer taraftan biz yetişkinlerin kendimiz için yapabileceğimiz birçok şey var. Saldırganla özdeşim sanırım burada devreye giriyor. Saldırganı kontrol edip çaresizlik duygumuz ile başetmemiz gerekmekte.
Dostoyevski, Yeraltından Notlar kitabında “iki kere iki bir küstahlıktır” der. Insan ruh sağlığı söz konusu olduğunda, bu süreçte kime neyin iyi geleceğini sıralamak bana göre biraz küstahlık ya da karşımızdakine tepeden bakmaktır.
Bu süreç herkesin kendi yolunu bulacağı, kendisine iyi gelen durumları keşfedeceği bir süreç.
Bir ruh sağlığı profosyeneli olarak söyleyebileceğim tek iki kere iki ‘kendimize iyi gelen şeyi bulma çalışması’ olmalı. Bu Amerikanın keşfi gibi olacak aslında. Zorlu bir süreç ama kazanımları çok fazla ve belki de ilk keşfettiğimizde neyi keşfettiğimizi farketmeden sonrasında keşfettiğimiz şeyin ne denli önemli olduğunu daha iyi anlayacağımız bir keşif.
Ekonomik sorunlar birçok yetişkini bekleyen ciddi ve göz ardı edilemez bir kaygı nedeni. Bu süreçte birçok kayıplar oluştu ve oluşmaya devam etmekte. Evde otururken sonrası için yeni ve farklı neler yapılabilir araştırmaları ufak ufak düşünülebilir. Ama asıl yapılması gereken, tekrar aktif günlere döneceğimiz bilgisini akıldan çıkartılmamak.
Evde olmak, tüm günü belki de evde geçirmek çağımızda birçok kişi için yeni bir deneyim. Freud simgelerle bilinçaltına ulaşma denemelerinde evi kişinin kendisi olarak yorumlamayı önermekte. Bu süreçte evimizi tanımak, ev ile ilgilenmek, evi belkide tekrardan düzenlemek, aslında kendimizi tanımaya yardımcı bir yol gibi düşünülebilir.
Sürekli ertelediğimiz, bir türlü vakit ayıramadığımız işler ile ilgilenmenin tam zamanı olabilir. Bunun için geniş zaman gerekiyor dediğimiz, aslında okumak istediğimiz ama başlayamadığımız ya da yarım bıraktığımız kitaplar, izlemek istediğimiz ama hep ertelediğimiz festival filmleri vardır ya onlara başlamının tam da bu zaman olmadığını kim söyleyebilir.
Psikiyatri polikliniğine başvuran insanlar, emeklilik sonrası sudan çıkmış balık gibi hissettiklerini dile getiriler. Kendimize iyi gelebilecek hobiler, uğraşılar bulmanın, denemenin. Aslında ufak ufak emeklilik denemeleri yapmanın belki de zamanı gelmiştir.
Tibetli Rahipler ve normal denekler ile bir fMR çalışması yapılmış ve her iki grubtan da hiç tanımadıkları insanların çok mutlu ya da üzgün olduklarını düşünmeleri istenmiş. Tibetli Rahiplerde kortikal kanlanmanın yani beynin en önemli bölgesinin çalışması normal deneklere göre çok fazla bulunmuş. Bu onların kendilerini kontrol etmede, olumsuz duyguları ile başa çıkmada nasıl bu kadar başarılı olduklarının göstergesidir. Bu dönem bizler için de Tibetli Rahip olma yolunda bir adım sayılabilir. Dünyada bu salgından etkilenen hiç tanımadığımız birçok insanı düşünüp onlarlar adına endişelenip onlar için ne yapabiliriz düşünceleri geliştiriyoruz. Ülkeler birbirlerine yardım eli uzatıyor ve savaşlar askıya alınmış durumda.
Psikiyatri polikliniğine başvuran ve özellikle bugünlerin zorluğundan yakınan hastalara, ‘iyi ki bugünleri yaşıyorum’ dediğiniz ne var sorusunu yöneltiyorum. Once ciddi bir şaşkınlık ve dalga mı geçiyorsunuz ifadesi oluyor ve ardından tekrar düşünün diye tekrarladığımda aldığım yanıtların bazıları:
Kocamın yüzünü görüyorum. Artık eve erken geliyor
Doğada olanları gördükçe doğaya yaptıklarımızı fark etmeye başladım
Dışarda ne çok para harcıyormuşum para biriktirmeye başladım
Çocuğumla doyasıya vakit geçiriyorum
Sevdiklerime rahatça sarılmak meğer ne kadar güzelmiş
Bol bol kitap okuyup dans çalışmaya vaktim oldu
Düğünüm ertelendi ve üzerinde tekrar düşünmek için fırsatım var
Çok kolay bitirdiğim ilişkimin aslında kıymetli olduğunu fark edip barıştım
Etrafımdaki ufak olumsuzlukları aslında çok da kafaya takmam gerektiğini anladım
Annesini covid nedeni ile kaybeden bir danışan; annemin cenazesinde kesinlikle görmek istemediği insanlar vardı ve onlara nasıl bunu söyleyeceğim beni çok bunaltırken bundan kurtuldum
…
Peki sizin hayatınızda, iyi ki bu süreci yaşıyorum dediğiniz neler olabilir, lütfen bir düşünün.
Karşısında güçsüz, çaresiz hissettiğimiz bu hastalığa karşı zorlu günlerde ancak birbirimizle kurduğumuz sevgi, saygı, şefkat, özen gibi duyguları içeren bağlarımızı koruyarak, kendimiz kadar diğerlerinin iyilik halini gözeterek ve tüm zorluklara ve yokluklara karşı dayanışma içinde yer alarak mücadele edeceğiz.
Psikiyatrist/ Psikoterapist Firdevs Seyfe Şen